1673
Her gün binlerce seçenek arasından küçüklü büyüklü kararlar vermek durumundayız. Bu kararlar da etkilerine göre yaşamımızı şekillendiriyor. Başarı ve başarısızlığımızın oluşumunda rol oynayabiliyorlar. Bu bölümde, karar verme konusunda anlattıklarım “düşünme” sonucu kararlardır. Yani, “anlık kararlar” yerine, hayatımızı daha fazla ilgilendiren “önemli” kararları nasıl almamız gerektiği üzerinde durulmuştur.
Yapılan çalışmalar sonucunda bu “bilinçli ve düşünülmüş” kararlar hayatımızda çok da fazla yer tutmaz. Bu yüzden bu oranı arttırmak gerekir. Peki, gerçekten bilinçli kararlar verseydiniz, hayatınızda neler değişik olurdu? Hayatınızda neler yapabilirsiniz? Ertelediğiniz kararları verseniz şu andan itibaren neler değişir? Hayatınızdaki ya hep ya hiç durumunda olduğunuz ve karar için bekleyen her şeyi düşünün. Sana acı veriyorsa ıstıraba dönüştüyse artık doğru karar verme zamanı gelmiştir. Peki, ama nasıl?
Öyleyse gerçek ve doğru karar nasıl alınır? Gerçek bir karar vermek ne demektir? Anthony Robbins’ e göre gerçek bir karar verme; “bir sonuç elde etmeye adanmak, kendinizi diğer tüm ihtimallerden koparmaktır. Bir kararın gerçek olup olmadığı yeni eylemlere geçmenizle ölçülebilir. Eğer eylem yoksa karar vermemiş demeksiniz. Daha iyi kararlar vermenin yolu, çok fazla karar vermekten geçer. Hayatımız; tutarlı, yeni ve adanmış bir karar verdiğimiz anda değişir. Kaderimiz karar anlarında şekillenir. Çünkü kararlar hem sevinçlerin hem de sorunların kaynağı olabilmektedir. Kaderinizi kontrol eden üç karar şunlardır (Robbins, 1991):
• Nelere odaklanacağınıza karar vermek
• Bir şeyin sizin için ne anlam taşıdığına karar vermek
• İstediğiniz sonuçları elde etmek için ne yapacağınıza karar vermek
Kişinin doğru karar alması aslında zekaya ilişkin bir şeydir. Satrançta mükemmel bir hamle yapmak gibidir. Birkaç adım sonrası hesaplanmamışsa karar vermenin de bir ehemmiyeti olmayacaktır. Daha iyi kararlar verdikçe, davranışlarınızda pozitif değişmeler olur. Davranışlarınız iyileştikçe, hayattan istediğiniz sonuçları alabilirsiniz. Karar verme öyle bir şeydir ki, üstün insanlar fazlası ile bu yeteneğe sahiptirler. Onlar kendi kendilerine karşı karar alabilme hakkına sahiptirler. Küçük, büyük sayısız kararlar alırlar. Onları farklı kılan da budur. Alınan her karar aynı zamanda itibar ile de ilgilidir. Çünkü itibar paradan önemlidir. Aldığımız her karar bizim başarılı veya başarısız olmamıza etki edecektir. Başarı ve başarısızlığın görünen bir silüeti vardır.
Her kişinin yol ayrımına geldiği anlar vardır. Kişinin çevresinin tüm eleştirilerine rağmen karar verebilmesi ve kendi kararının arkasında durması hiç kolay değildir. Karar vermeden önce, kişinin kendisi için önemli olarak gördüklerine dayanan standartlarına dayalı kriterlerine de başvurmalıdır. Bu kriterler; güven, özsaygı, onur vs. gibidir. Kişi alacağı kararda kriter eşiklerine göre sonucu değerlendirirse, kararını sağlam temellere dayandırmış olur. Vizyon ve misyon hayata anlam katan şeylerdir. Karar verme aşamasında adeta rehber görevi görürler. Kişi vizyonunu genişlettiğinde her şeyin ne kadar küçüldüğünü fark edebilir. NLP açısından, arzulanan gelecek için, gerekli olan yatırımları yapma vizyonuna kişinin sahip olması hedeflenir. Kişi arzulanan gelecek vizyonuna ulaşırken “anı yaşamak” tan da vazgeçmeyecektir. NLP koçluğu programlarında da hedeflediğimiz, kişinin hem anı yaşaması hem de gelecek vizyonuna göre yatırım yapmasıdır.
Karar verme stratejisi 5 aşamalıdır. Tetikleyici, harekete geçme, sınama, karar noktası ve sonuçtur. Tetikleyici; karar almamızı tetikleyen iç ve dış olaylardır. Harekete geçme; çeşitli çözümler ürettiğimiz ve bilgi topladığımız işlemdir. Sınama; en kritik aşamadır. Bir karşılaştırmadır. Karar noktası; uygunluğun olup olmadığını belirtme noktasıdır. Uygunluk varsa karar alıyoruz. Yoksa en başa dönüp tekrar sürece başlıyoruz. Sonuç ise; aldığımız karardır. (Woodsmall & Woodsmall, 2003)
Aslında tüm mesele karar vermek değildir. Karar verdin mi uygulayacaksın ve aldığın kararın arkasında duracaksın. Bu iradeyi sergileyeceksin. Karar verdin mi, olmasını sağlamaktan başka yapacak bir şey yok. Karar verin ve olmasını sağlayın. Ani karar vermeye kendinizi zorlamayın yeter. Fikirleri hayata geçirmek konusunda da özen göstermeliyiz. “Ben demiştim” diye haklı çıkmak mı, yoksa kazanmak mı önemlidir? Eğer kazanmaya niyetliyseniz, önce kendinize sonra da karar verme yeteneğinize güvenmelisiniz. Bunun sonucunda da kazanırsanız asla ufak ödüllerle yetinmemelisiniz. Ya da ufak ödüller için ciddi kararlar almamalısınız.
Karar verdikten sonra kararlı bir şekilde karara bağlı kalarak eylem adımları atmak gerekir. Eylem adımları esneklik ilkesi barındırabilir ancak karardan vazgeçmemek gerekir. Kararlar yeni bir kimliğe veya kılığa bürünebilir. Tek şart sonuca ulaşmaktır. Eğer karar veremiyorsanız zihninizdeki resim net değil demektir. Siyah beyaz olabileceği gibi aynı zamanda uzakta da olabilir. Ne kadar siyah beyaz ve ne kadar uzakta olduğu önemlidir. Hareketsiz fotoğraflar da ayrı bir öneme sahiptir. Karar vermek için fotoğrafların hareketli, renkli ve yakın olması gerekir. Hatalı ve yanlış karar verebilirsiniz, ancak bir karar vermenizi sağlar.
Kararlılık, bir şeylerin atlatılması ve başarılmasını sağlar. Olanaksız görülen pek çok şey, sizin kararlı bir duruş sergilemeniz sonucunda olanaklı olabilir. Bunu denerseniz sonuçları sizi de şaşırtacaktır. Hatta geçmişinizi düşünün ve buna benzer bir örnek bulmaya çalışın. Mutlaka kararlı davrandığınız zamanlarınız olmuştur. Bu anlarda kendinizi nasıl hissettiğinizi hatırlayın. Bu hissiyatı şimdiye taşıyın. Bedeninizde artan enerjiyi hissedin. (Benton, 2013) karar alma ile ilgili şöyle der: “Bir CEO’ nun işi karar almaktır. (Elbette bilgece). Ama her şeyden önce kararları almaktır. Eğer kariyerinizin başlarında problemleri çözme yeteneği sergilerseniz, neredeyse her zaman, ilerlemek için onay göreceksinizdir. Unutmayın, kararsızlık en kötü karardır.”
Eninde sonunda herkes hak ettiği hayatı yaşar. Yaptığı yatırımların karşılığını bulur. O halde, kendi kararına inanan bir kişi sabırla beklemeli ve sakin olmalıdır. Kendi kararlarına güvenmek ve kendini güvende hissetmek! Bu üzerinde düşünmeniz gereken güzel bir paradoks! Kendi kararlarına güvenemeyen biri asla başarılı olamaz. Ne olursa olsun verdiğiniz kararın da iyi bir nedeni olmalıdır. Ve bir kere karar verdiniz mi bunu koşullar değişinceye kadar değiştirmemek gerekir. Bazen de koşullar hiç değişmez. İşte o zaman da düşünceler hiç değişmez. Hayatınızın her alanında ve her düzeyinde karar almak zorundasınız. Burada tüm mesele karar aldığınızda ilk adımı hemen atmanızdır. Yani karar verdiğiniz anda küçük bir adım, otobanda giderken herhangi bir yol ayrımından dönmek gibidir. En azından diğer yol ayrımına kadar gitmek zorunda kalırsınız. Artık bir yol seçmelisiniz ve o yolda yürümelisiniz.
Karar verme sürecinde büyük resim dikkate alınmalıdır. Küçük parçalar büyük resimle bağlantılı olmalıdır. Büyük resim ormansa, küçük resim ağaçlardır. Ne olursa olsun alınan her karar uzun vadede analiz edilmelidir. Bazen kısa vade çok parlak olmayabilir fakat yine de sabırla devam edilmesinde fayda vardır. Ta ki, tünelin ucundaki ışık görünene kadar! İşte o ışık ilk hedef olmalıdır. Uzun vadede, doğru işler yapan kişi her zaman kazanır. Mesele yapılan işin ne kadar “doğru” olduğudur? Lise yıllarında tek tük içtiği sigara sayesinde rahatladığını düşünen veya birey olduğunu kanıtladığı için içilen sigaralar doğru bir karar mıdır? Bir kararı doğru veya yanlış yapan tam olarak nedir? Aldığınız her karar doğru değildir. Olamaz da. Bunların arasındaki farkı düşünmelisiniz. Ben pek çok kararın doğru veya yanlış olduğunun kanıtının zaman olduğuna inananlardanım. Bir karar kısa vadede yanlış görünürken uzun vadede fevkalade faydalı olabilir. Lise yıllarında sigara içen biri, belki bu deneyimden kısa vadede dönecek ve ömrü boyunca bir daha sigara içmeyecektir.
Karar vermenin psikoloji ve motivasyon üzerinde önemli etkileri vardır. Karar vermekte sorun yaşayan bir kişi hiçbir zaman tatmin olamaz. Ancak bir karar verme durumunda kişi “şu anda bir karar vermeliyim ve verebilirim de” derse, karar vermesi kolaylaşır. Aldığın karar doğru olmayabilir, yanılıyor da olabilirsin. Ancak asla şüphe içinde olmamalısın. Çünkü şüphe, için için zihnini yer ve bitirir. Stres altında bir kişi, ne çok düşünmeli ne de karar vermelidir. Aşırılık zamanlarında –çok mutsuz, çok mutlu, içkili anlar, vs- kişi yine karar almaktan kaçınmalıdır.
Ne zaman karar veririz? –Eğer bir probleminiz varsa bir karar verirsiniz. Karar verme aşamasında tek seçeneğin olması kişiyi zorunluluklar çerçevesinde sabit tutar. İki seçeneğin olması - veya buna yöntem de diyebilirsiniz – kişiyi ikilemde bırakabilir. Üç seçeneğin olması kişiyi özgür kılar. Ancak, çoğu zaman kafamız karışıktır. Hatta tek seçeneğimiz bile yoktur. Bu yüzden çoğu zaman karar alamayız ya da karar alma sürecini erteleriz. Bunun sonucunda da en önemli şeyi, yani zamanımızı kaybederiz. Bu konu bu yüzden zaman yönetimi konusu ile de alakalıdır. Bir şeyin yanlı olduğunun ortaya çıkması bir zaman meselesidir. Zaman değişiyor. Kaybedenler kazanıyor kazananlar kaybediyor. Eğer karar vermezsen zaten senin yerine zaman karar verecektir. Çünkü zaman geçtikçe anılarımıza yeni anlamlar yükleriz ve böylece anılarımızı değiştiririz. Aslında anlamı değiştiririz. Bir kişi için en kötü şey, kararsız kalmaktır. Asla kararsız kalmayın ve dengeleri gözetin.
Doğru soru: “Her karar bir vazgeçiştir. Neden vazgeçmeye hazırsınız?”
“Karar alırken birinci hedefiniz nedir? Kazanmak mı, kaybetmemek mi?”
Karar Verme Becerisi Kazanma Alıştırması:
Yapabildiğiniz kadar karar verme çalışmaları yapın. Karar verme çalışmasının mutlaka bir amacı olmalıdır. Büyük hedefinize adım adım yaklaşmak için çalışmak gerekir. Olaylar gelmeden aslında gölgeleri gelir. Bu işaretleri görebilmek ve geleceği okuyabilmek son derece önemlidir. Beni ilgilendiren tek doğru soru şudur: “Bundan sonra ne yapacağım.” Bu hem hedeflerimle alakalıdır hem de benim gelecekteki bulunacağım nokta ile alakalıdır.