232
Geleneksel finans teorileri, piyasaların işlemesini açıklamak adına yatırımcıların rasyonel davrandıklarını öne sürmektedir. Rasyonel yatırımcı daha fazla kar getiren yatırımı tercih etmektedir. Bu durum yatırımcıların, beklenen fayda teorisinin öngördüğü şekilde kararlar almasını gerektirmektedir. Ancak bazı durumlarda yatırımcılar bu durumu göz ardı edebilmektedirler. Yapılan çalışmalar neticesinde söz konusu modellerin yetersiz kaldığı anlaşılmıştır.
Davranışsal finans mevcut modeller tarafından açıklan(a)mayan ve anomali denilen bu durumları açıklamak üzerine ortaya çıkmıştır. 1979’da Tversky ve Kahneman’ ın yazdıkları makale (Prospect Theory: Decision Making Under Risk) ile oluşturdukları beklenti teorisi ile davranışsal finansın ilk adımları atılmıştır. Böylece davranışsal finans kavramı ve uygulamaları finans literatürüne girmiştir.
Davranışsal finans, geleneksel rasyonel modellerin içermediği irrasyonel yatırımcı davranışlarını açıklamaya çalışmaktadır. Buna neden olarak da, bilişsel hatalar, psikolojik önyargılar ve duygular gösterilmektedir. Davranışsal finans, insan psikolojisinin de önemini vurgulayarak belirsizlik altında karar verme sırasında psikolojik eğilimlerin etkisini vurgulamaktadır.
Davranışsal finans açısından bireysel yatırım tercihlerinin değerlendirilmesi üzerine anket çalışması yapılarak bir alan çalışması yapılmıştır. Çalışmanın amacı; bireysel yatırımcıların yatırım tercihlerini belirlemek, finansal profillerini meydana çıkarmak ve profilleri oluşurken kısayolların ne kadar etkili olduğunu tespit etmektir.
Yaptığım çalışmada, davranışsal finans açısından bireysel yatırım tercihlerinin değerlendirilmesi konusunda 437 denek üzerinde yapılan anket çalışması sonucunda şu veriler ortaya çıkmıştır:
Anket çalışmasına katılan katılımcıların en çok kullandığı yatırım araçları sırasıyla; altın, döviz, hisse senedi ve mevduattır. Bu sıralama sonucunda ortaya çıkan sonuç, altının neredeyse portföylerin yarısında olduğudur. Yine dövizin de ikinci sırada olması yatırımcıların bildikleri geleneksel yatırım araçlarını tercih ettiklerini göstermektedir.
Yatırımcıların rasyonelliğini ortaya çıkarmak amacıyla sorulan sorularda, yatırımcılar tarafından en fazla ekonomi (TV) kanalları izlenirken, bunu kendi yaptıkları teknik ve temel analiz takip etmektedir. Ayrıca yatırımcılar, geçmiş fiyat hareketlerinin gelecekteki fiyatları tahmin etmede kullanılabileceğini belirtmişler ve bu yönde hareket ettiklerini ifade etmişlerdir. Söz konusu durum mevcudiyet kısayolunu doğrulamaktadır.
Bireysel yatırımcıların yarısından fazlası kazanan hisse senedini elden çıkartabileceğini belirtmiştir. Böylece pişmanlıktan kaçınırken, zarar ettiklerini kabul etmemek adına bu gerçeğin realize olmasını istememektedirler. Bireysel yatırımcılar yatırım yaparken ve yatırım yaptıktan sonra kendilerine ve yatırımlarına güvenlerinin yüksek olduklarını belirtmişlerdir. Yatırımcıların büyük bir bölümü yatırımlarındaki riski dağıtmayıp 1 veya 2 yatırım aracına yatırım yapmışlardır. Bundan dolayıdır ki, yatırımcıların, uzun vadeli yatırımları tercih ettikleri anlaşılmaktadır.
Erkek yatırımcıların kadın yatırımcılara göre daha fazla yatırım aracı alarak çeşitlendirme yaptıkları gözlemlenmiştir. Buna neden olarak, erkek yatırımcıların portföy büyüklükleri, kadın yatırımcılara göre fazla olması da gösterilebilir. Çıkan sonuçlara göre, erkek yatırımcıların portföy risklerinin kadın yatırımcılara nazaran daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Bu sonuç, erkek yatırımcıların daha fazla riski sevdiği gerçeğini açığa çıkarmaktadır. Bulunan bulgular da bu doğrultudadır.
Bireysel yatırımcılar kesinlik etkisini doğrulamışlar ve elde edecekleri getiriler daha az olsa bile kesin getirileri tercih ettiklerini ifade etmişlerdir. Bu da davranışsal finansın varsayımlarını doğrulamaktadır. Bireysel yatırımcıların büyük bölümünün Ocak ayı anomalisini bilmedikleri ortaya çıkmıştır.
Araştırma sonuçları da göstermiştir ki, psikolojik önyargılar, bireysel yatırımcıların tercihlerini ve davranışlarını etkilemektedir. Psikolojik önyargıların ortadan kaldırılabilmesi adına eğitimin ne kadar önemli olduğu aşikardır. Bu nedenledir ki, yatırımcılar da kazanan bir yatırımcıda olması gereken temel özelliğin bilgi olduğunu belirtmişlerdir. Fakat yatırımcıların bilgi yetersizliğinden değil de psikolojik önyargılar nedeniyle irrasyonel davranışlar sergiledikleri anket sonuçlarından anlaşılmaktadır.
Eğitim çalışmalarına örnek olarak, yatırımcı olmayanların da dâhil olduğu bütün yatırımcılara başta finans eğitimi olmak üzere davranışsal eğilimler konusunda eğitim verilmesi gösterilebilir.
Özet olarak, bireysel yatırımcılar kararlarında psikolojik önyargıların etkisinde kalarak irrasyonel davranışlar sergilemektedirler. Bu alanda yapılmış benzer araştırmalarda da gözlemlendiği gibi, bir çok yatırımcı yatırım kararlarında geleneksel yaklaşımın varsayımlarının tersine hareket etmekte ve söz konusu önyargıların etkisinde kalarak sistematik hatalar yapmaktadırlar.
Kaynak: Küden, M. (2014). “Davranışsal Finans Açısından Bireysel Yatırım Tercihlerinin Değerlendirilmesi”. İzmir: Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi.