201
Etkin Piyasalar Hipotezine (EPH) göre; herhangi bir bilgi kullanılarak, piyasanın üstünde getiri elde edilememektedir. Buna neden olarak fiyatların tüm bilgiyi içermesi gösterilmektedir.
Etkin piyasalar hipotezi (EPH); genel anlamda menkul kıymet fiyatlarının pazara ulaşan tüm bilgileri yansıttığını ortaya koymaktadır. Rekabet piyasasının geçerli olduğu piyasalarda, bir mal veya hizmetin fiyatı, o mal veya hizmetin arz ve talebinin eşitlenmesi ile ortaya çıkar. Bu fiyat, aynı zamanda herkesin ulaşabildiği bilgilere dayanan ve alıcı ve satıcı tarafların üzerinde anlaştığı fiyat olacaktır. Bu hipotezin sadece hisse senedi fiyatlarında değil, tüm piyasalarda geçerli olduğu savunulur (Karan, 2011: 275).
Etkin piyasa hipotezinin temel varsayımı; piyasada mevcut tüm bilgiyi kullanmak suretiyle, kar elde etme olanağı bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile kar elde etmenin imkânsız olduğu durumlarda piyasa etkindir. Bu teorinin temelinde rasyonel bekleyişler yatmaktadır. Yeni gelen bilgi daha önce elde edilen bilgilerin bir fonksiyonu olmamaktadır. Bu nedenle, beklenen ekonomik karların 0 (sıfır) olması halinde, menkul kıymet fiyatlarındaki değişmeler zaman içerisinde bağımsız tesadüfi seçimler şeklinde hareket etmektedirler. Böylece etkin piyasada oluşan fiyatlar, piyasadaki tam bilgiyi içermektedir (Başoğlu , vd., 2001: 170).
Piyasa etkinliğini üç bölüme ayırabiliriz. Bu etkinlik türlerinden ilki, faaliyet etkinliğidir (operational efficiency). Bu piyasada, fon arz ve talep edenler, minimum maliyette işlemlerini gerçekleştirebilmektedirler. Bu etkinlik türlerinden ikincisi, kaynak dağıtımı etkinliğidir (capital allocational efficiency). Bu etkinlik türündeki amaç, optimum kaynak dağıtımıdır. Bu etkinlik türlerinden sonuncusu ise, bilgi etkinliğidir (informational efficiency). Bu etkinlik türündeki amaç, fiyatların mevcut tüm bilgiyi yansıttığıdır. Etkin piyasalar hipotezindeki etkin kavramı, bilgisel etkinliği ifade etmektedir (Karan, 2011: 276).
Hisse senetlerinin fiyatlarını önceden tahmin etmede kullanılacak bilgi varsa bu, hisse senedinin mevcut fiyatına yansımış olduğunu söylemek yanlış olmaz. Piyasadaki tüm ulaşılabilir bilgiler çerçevesinde, hisse senedi olması gereken fiyat düzeyine hemen geliyorsa, fiyatların yalnızca yeni bilgiler geldiğinde aşağı veya yukarı yöne doğru hareket etmesi gerekir. Yeni bilgi de tanım gereği tahmin edilemez ( unpredictable) olmalıdır. Eğer tahmin edilebiliyor olsaydı, söz konusu bilgi artık bugünün bilgisi olurdu. Bu sebeple hisse senetlerinin fiyatlarının değişmesi de önceden tahmin edilemez değişmeler olmak zorundadır. İşte bu sav, hisse senedi fiyatlarının rassal yürüyüşe (random walk) uygun olduğu fikrinin arka planını oluşturmaktadır. Gerçekten de, eğer fiyat değişmeleri önceden tahmin edilebiliyor olsaydı, tüm bu bilgilerin mevcut fiyatlara yansımadığı anlamına geleceğinden, hisse senedi piyasasının etkin olmadığına dair bulgular doğrulanmış olacaktı. Bu sebeple hisse senedi fiyatlarının tüm bilgileri yansıttığı olgusu Etkin Pazar Hipotezi olarak adlandırılmaktadır (Konuralp, 2001: 304-305).
Etkin piyasalar kuramına göre; belirli düzeyde irrasyonel yatırımcıların satın aldıkları menkul kıymetler aşırı fiyatlandırılmakta iken, sattıkları menkul kıymetler daha düşük fiyatlandırılmaktadır. Bu sebeple irrasyonel yatırımcılar, pasif yatırımcılar ya da arbitrajcılara kıyasla daha düşük getiri elde etmekte ve para kaybetmektedir (Döm, 2003: 4). Aslında söz konusu beklenen getiri, şu andaki ve geçmişteki enflasyon oranı, faiz oranı gayri safi milli hasıla.. vb. bir çok değişkeni içine alan bilgi setini yansıtmalıdır. Bu bilgi seti, değişkenler arasında var olan ilişkileri de tanımlayan ve hisse senetleri fiyatlarını etkileyecek tüm seçenekleri de bünyesinde bulundurmaktadır (Konuralp, 2001: 306). Etkin Piyasalar Kuramı’nın temel esasları (Samuelson, 1965)’e dayanmaktadır. (Samuelson, 1965)’e göre, eğer tüm piyasa katılımcılarının bilgi ve beklentileri tamamen fiyatlara yansımışsa, bilgisel olarak etkin bir piyasada fiyat değişiklikleri tahmin edilemez. (Fama, 1970) ise, bu varsayımı işlevsel hale getirmiştir (Döm, 2003: 2). (Fama, 1970) bu makalesinde etkin piyasayı, mevcut tüm bilgilerin fiyatlara tam olarak yansıması olarak tanımlamıştır. Piyasayı, bilgi girişinin çeşitlerine göre sınıflandırmıştır. EPH’ni üç alt hipoteze bölerek açıklamıştır (Karan, 2011: 277).
Zayıf etkinlik; Hipotezin en düşük derecesidir. Yatırımcının geçmiş fiyat hareketini kullanarak, normalin üstünde getiri elde edemeyeceği vurgulanmıştır. Bu etkinlikte teknik analiz, zaman serileri ve benzer analizlerin hiçbir yararı bulunmamaktadır. Zayıf etkin piyasa hipotezi, rassal yürüyüş (random walk)’ün test edilmesine yöneliktir. Herhangi bir hisse senedinin fiyat değişmelerinde o hisse senedi ile ilgili tüm bilgilerin etkisi incelenmektedir. Etkin piyasanın bu zayıf şekli geçerli ise, fiyat değişmeleri tamamen rastlantısal olarak gerçekleşecektir. Böylece bir dönemdeki fiyat değişmesi istatistiki olarak, diğer dönemdeki fiyat değişmelerinden bağımsız olmaktadır (Günak, 2007: 29).
Yarı kuvvetli etkinlik; Hipotezin ikinci derecesidir. Etkin piyasada bir yatırımcının, geçmiş fiyatlara ilaveten, kamuya duyurulmuş bilgileri kullanarak normalin üstünde getiri sağlamayacağı vurgulanmıştır. Bu nedenle, temel analiz, mali tablolar analizi ve benzer analizler, yatırım kararı verirken dikkate alınmamaktadır. Temel analiz ile ekstra kazanç sağlamanın mümkün olmamasının nedeni; temel analizi yapmak için gerekli olan bilgiye herkes eş zamanlı ve maliyetsiz olarak ulaşmaktadır ve dolayısıyla kimsenin diğerlerine karşı bir üstünlüğü söz konusu olmamaktadır (Gürkan, 2009: 12).
Kuvvetli etkinlik; Hipotezin en güçlü derecesidir. Etkin piyasada yatırımcının, kamuya duyurulmamış özel bilgilerle normalin üzerinde getiri sağlayamacağı belirtilmektedir. Eğer gerçekten piyasa bu formda etkin olursa, o piyasada hiç kimse –insider trading yapanlar, büyük fon yöneticileri dahil- anormal kazanç elde edemezler. Bu formda aşırı getiri sağlayamamaya neden olarak, tüm bilgilerin, kamuya açıklanmış veya açıklanmamış, çok hızlı bir şekilde fiyatlara yansıyacağı belirtilmiştir.
(Shleifer, 2000)’e göre piyasalar derinleştikçe, bu türden bir piyasada yaratılan fiyat değişiklikleri dizimi daha da rassal işleyecektir. Bu anlamda, etkin Pazar kuramının güçlü şeklinde ise, fiyat değişiklikleri tamamen rassal ve tahmin edilemezdir. En küçük bir bilgi avantajı hızla fiyatlara yansıyacağından, kar olanakları da hızla ortadan kalkmaktadır. Bu durumda fiyatlar mevcut tüm bilgiyi yansıtacağından, bilgiye dayalı işlemleden kar elde etme imkanı imkansızdır. Riske göre düzeltilmiş aşırı getiriler elde edilmesini imkansız kılmaktadır (Döm, 2003: 3).
Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bu üç formda birbirinden bağımsız değildir. Yarı kuvvetli etkin piyasanın etkin olabilmesi için, zayıf formda da etkin olması gerekmektedir. Buna benzer şekilde, piyasanın güçlü formda etkin olabilmesi için; hem zayıf, hem de yarı kuvvetli formda etkin olması gerekmektedir. Aksi halde fiyat tüm bilgileri içermez (Karan, 2011: 277).
Diğer tarafta (Fama, 1998) ise, etkin piyasalar teorisinin anomali literatürüne rağmen iki sebepten dolayı ayakta durduğunu savunmaktadır: Birincisi, anomali bulguları yetersiz ve aşırı reaksiyon arasında eşit bir şekilde dağılmışsa, ki Fama’ya göre böyledir, o zaman geçerli açıklama sadece şans faktörü olmalıdır. Bu da, etkin piyasalar teorisi ile uyumlu olmaktadır. İkincisi, anomali literatüründeki bulgular alternatif getiri modellerine (beklenen fayda modeli gibi) ve farklı ölçüm metodlarına dayanıklı değildir. Fama, davranış teorilerini de, sadece açıklamak için geliştirdikleri anomalileri açıklayabildikleri, diğer anomalilerde ise sessiz kaldıkları için de eleştirmiştir. Fama, “ Finans’ın teori branşında bugüne kadar gördüğümüz yaratıcılık (!) ve psikologlar tarafından tespit edilmiş çok sayıda algılama hatası dikkate alındığında, yakın gelecekte her bir anomaliyi açıklayan bir davranış modelleri menüsü ortaya çıkacağından hiç şüpheniz olmasın. Benim görüşüm, her yeni modelin, anomali bulgularının tamamını tek başına açıklama kabiliyetine göre değerlendirilmesi gerektiğidir.” sözlerini söylemiştir (Ülkü, 2001: 113). Yani Fama, her anomaliyi açıklayacak şekilde bir davranış modelinin geliştirileceğini söylemektedir.
Kaynak: Küden, M. (2014). “Davranışsal Finans Açısından Bireysel Yatırım Tercihlerinin Değerlendirilmesi”. İzmir: Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi.