399
Kayıptan Kaçınma
Beklenti teorisinde, kayıptan kaçınma davranışı insanların, kazanmayı tercih etmesi yerine kayıptan kaçınmayı tercih etme eğilimini ifade etmektedir. Kayıptan kaçınma eğilimi, önceki kazançlara ve kayıplara bağlı olmaktadır.
Kaybedilen veya hiç kazanılmayan getiriler düşünüldüğünde, kayıptan kaçınma eğiliminin bedeli bir hayli ağır olabilmektedir.
Deneysel bulgular kayıptan kaçınma derecesinin, önceki kazançlara ve kayıplara bağlı olduğunu göstermektedir. Önceki kazancı izleyen kayıplar daha az sıkıntı oluştururken, bir kaybı müteakip ortaya çıkan kayıplar daha büyük sıkıntı ve üzüntü oluşturmaktadır. Önceki elde edilen kazançlar, müteakip kayıplara bir anlamda destek olmakta ve bireyler riske açık olmaktadır. Ancak, bir kayıp realizasyonundan sonra ortaya çıkacak olumsuzluklara karşı insanlar daha fazla duyarlı olmakta ve daha sıkılgan davranmaktadırlar (Döm, 2003: 8).
Bireyler, kayıpta mevcuttan yoksun kalırken, kazançta ya da kazançtan bir azalmada, olmayanın kaybı vardır. Yani, insanlar ilkinde var olan bir standartta azalma hissetmekte, kazançtan kayıpta ise zaten olmayanı kayıp etmektedir. Örneğin, 500 TL’yi kaybetmenin insanda meydana getirdiği sıkıntı, beklenmedik bir şekilde kazanılan 500 TL’nin verdiği mutluluktan daha büyük olacaktır. Bundan dolayı da insanlar servetlerindeki azalışa servetlerindeki artışlara oranla daha duyarlı olmaktadır (Barak, 2008: 85).
Zihinsel Muhasebe
Kişiler muhasebe sistemlerinde para akışını, gelir-gider dengesini izliyorsa, aynı şekilde zihnin de muhasebe sistemi bulunmaktadır. Kararlar ve eylemler ile yapılan doğrular ve yanlışlar zihinde incelenmektedir. Zihinsel muhasebe (mental accounting) kavramı ilk olarak, (Thaler, 1980) tarafından beklenti teorisinin tartışılmaya başlandığı ilk yıllarında ortaya atılmıştır.
(Thaler, 1980)’e göre, insanların mali işlemleri nasıl değerlendirdiği ve düşündüğüne ilişkin süreci ifade etmektedir. Kayıptan kaçınma derecesi kişinin mental muhasebesine bağlı olmaktadır. Bu anlamda öncelikle mental muhasebenin hangi bireysel yatırımcı davranışını açıklamada kullanılmakta olduğunun belirlenmesi gerekmektedir (Barberis & Huang, 2001: 1248). Standart varlık fiyatlama modelleri, geniş çerçevede toplam servet düzeyindeki değişimle açıklarken ampirik bulgular, insanların çoğu kez mental muhasebesini oluştururken dar olarak tanımlanan kazanç ve kayıplara dikkat ettiğini göstermektedir (Döm, 2003: 9).
Örneğin ev almak için para biriktirmeye devam eden birisinin, araba almak için kredi çektiğini düşünelim. Bu kişinin biriktirdiği paranın faiz getirisi, araba kredisinin faiz giderinden daha düşük olmasına rağmen kişi; yine de ev için biriktirdiği parayı, araba almak için kullanmayı istemeyecektir. Bu durum, kişinin zihninde ev ve araba için iki ayrı hesap açması ve ev için biriktirdiği parayı, zihnindeki ev hesabında tutmasından kaynaklanmaktadır. Finansal açıdan rasyonel olmasa da kişi böylece harcamalarını veya yatırımlarını kolayca takip edebilmekte ve her harcamanın maliyetini veya faydasını ayrı ayrı karşılaştırabilmektedir (Kara, 2005: 29).
(Thaler, 1999)’a göre zihinsel muhasebe; 3 bileşene dayandırılarak değerlendirilmektedir. İlk bileşen, sonuçların yorumlanıp algılanması, ayrıca kararların alınıp değerlendirmesi süreçleriyle ilgili değerlendirilmeleri kapsamaktadır. Muhasebe sistemi burada hem önceden tahmin edilen (ex-ante) hem de geçmişe yönelik (ex-post) maliyet-fayda analizi için gerekli girdileri sağlamaktadır. İkinci bileşen, belirli aktivitelerin belirli hesaplara atanmasından oluşmaktadır. Muhasebede olduğu gibi, zihinsel muhasebede de sermayenin kaynakları ve kullanımı etkilenmektedir. Tüketim, türlerine göre kategorilere ayrılmaktadır. Harcamalar da bütçeler tarafından kısıtlanmaktadır. Üçüncü bileşen ise; hesapların değerlendirilme sıklığını içermektedir. Hesaplar günlük, aylık ya da yıllık değerlendirilebilmektedir. Ayrıca, geniş ya da dar olarak tanımlanabilmektedir. Tüm bu bileşenler ekonomik teorinin değiştirilebilir olma prensibini ihlal etmektedir. Sonuç olarak zihinsel muhasebe, seçimleri etkilemektedir (Sefil & Çilingiroğlu, 2011: 256).
Genel olarak zihinsel muhasebe sisteminin varlığı, yatırımcının irrasyonel finansal kararlar alabilmesine neden olabilmektedir. Farklı bilgilerin zihnin farklı hesaplarında saklanması, yatırımcılar açısından portföylerini yönetmeleri konusunda hatalı kararlar alabilmesine yol açabilmektedir.
Kaynak: Küden, M. (2014). “Davranışsal Finans Açısından Bireysel Yatırım Tercihlerinin Değerlendirilmesi”. İzmir: Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi